Kendi halinde köyünde çiftçilik yapan bir delikanlıydı Yunus..Bihaberdi ilimden ,aştan ,yanmaktan..Derken bir gün kıtlık hasıl oldu Tekke köyünde.."Bektaşi kasabasında bir dergah var oraya git iste "dediler bilir kişiler .O dergaha giden boş dönmüyormuş.Yola çıktı Yunus biçare.Giderken de dağ yemişi topladı o hak dostuna hediye ,gitti vardı dergaha ve misafirleri oldu bir kaç gün sonrada o mübarek hacı Bektaş-ı Velinin buğdayını himmet mi sorusuna mazhar oldu ve buğday dedi..çünkü meramı buğdaydı çoluk çocuk açtı ..aldı buğdayını ve gitti fakat yolda bir şeyler oldu Yunus'a bu himmet neydi?Vardı tekrar geri gitti ve alın buğdayınızı verin himmeti dedi.fakat o mübarek o na "biz o anahtarı Taptuk'a verdik "diyince yollara düştü .
.İşte burada sevgili okurum bu kelime çok önemli bu kıssa yıllardır anlatılır fakat kanaatimce acizane bu "anahtardan"biraz bahsetmek anladıklarımı seninle paylaşmak istiyorum ,Anahtar,bir kapıyı -kapalı kapıları-açmaya yarayan bir gereçtir demkki Yunusunda (hepimizin olduğu gibi)açması gereken kapılar vardı bu kapı neydi?Rahmet kapısı,nur kapısı,sır kapısı işte buydu açılması gereken kapı ve Yunusun içine ateş düşmüştü bir kere ..Rabini dilemişti ve yollara düşmüştü o anda demişti aslında "Rabbim bende o mübarekler gibi senin dostun olmak istiyorum buğdaylardan vazgeçip o mübareklerin himmetine gark olmak istiyorum" diye ve böylece "Allah'a ulaşmayı dileyen" Yunus artık mürşid yoluna düşmüştü .İşte o gün başlayan ateş onu yıllarca yaktı ..yaktı..yaktı ve yıllar geçtikçe manevi mertebeleri birer birer geçen Hz. Yunnus hiçliği ve tevazuyu o kadar kendine haşretmişti ki ,şöyle der bir dizesinde"kırk yıl bir kazanda kaynattılar ,yinede pişmemişsin dediler"
.İşte burada sevgili okurum bu kelime çok önemli bu kıssa yıllardır anlatılır fakat kanaatimce acizane bu "anahtardan"biraz bahsetmek anladıklarımı seninle paylaşmak istiyorum ,Anahtar,bir kapıyı -kapalı kapıları-açmaya yarayan bir gereçtir demkki Yunusunda (hepimizin olduğu gibi)açması gereken kapılar vardı bu kapı neydi?Rahmet kapısı,nur kapısı,sır kapısı işte buydu açılması gereken kapı ve Yunusun içine ateş düşmüştü bir kere ..Rabini dilemişti ve yollara düşmüştü o anda demişti aslında "Rabbim bende o mübarekler gibi senin dostun olmak istiyorum buğdaylardan vazgeçip o mübareklerin himmetine gark olmak istiyorum" diye ve böylece "Allah'a ulaşmayı dileyen" Yunus artık mürşid yoluna düşmüştü .İşte o gün başlayan ateş onu yıllarca yaktı ..yaktı..yaktı ve yıllar geçtikçe manevi mertebeleri birer birer geçen Hz. Yunnus hiçliği ve tevazuyu o kadar kendine haşretmişti ki ,şöyle der bir dizesinde"kırk yıl bir kazanda kaynattılar ,yinede pişmemişsin dediler"
İşte sevgili okurum, insan Rabbini dileyip kendi varlığının hiçliğini gördüğünde ,bu tevazunun sahibi olup asırlar geçse de sıcaklığını kaybetmeyen bu sözleri söyleyebiliyor..Bu sözlerin bu gün hala eskimeyişinin sırrı ise; Yunus'un kalbine haktan indirilmiş oluşu.Zaten mübarek şu dizelerde açıkça söylüyor"Hak katından lütuf indi dilime"Bu sözler alelade söylenmiş olsaydı nasıl bilebilirdi Molla Kasım'ın 200 yıl sonra şiirlerini beğenmeyeceğini?"Aşık Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme ,seni sivaya çeken bir Molla Kasım gele"Yunus olmak çok mu zor ...?Hem çok zor,hem çok kolay sevgili dostum kolay çünkü birtek dilekle ..Yana yana Allah'ı dilemekle açılıyor sır kapıları,rahmet kapıları ,zor çünkü bu dileği günümüzde yapmak insanımıza çok garip geliyor Kur'an da defalarca(12kez) üzerimize farz kılınmasına rağmen insanımız bundan bihaber yaşıyor ..Rabini istemek neden bir insana bu kadar tuhaf gelir doğrusu anlamak çok zor ama malesef böyle..
Nacizane fikirlerim, daha doğrusu anlatmak istediklerim şimdilik bu kadar ..Bu konuda daha çok paylaşımlarımız olacak inşaallah..insan "Rabbim bende ölmeden önce sana ulaşmak istiyorum,bende senin o kıymetli dostların gibi sana yakın olmak istiyorum"dese ne kaybeder ki ..Sevgiyle kalın ,gönül dostlarım.
0 yorum :
Yorum Gönder